Dervişin Yâr İle Varoluş Serüveni
Dervişin düşünce dünyası her zaman sıradışı cevaplara gebe olmuştur. Bu kez soruya karşı sade ve derin bir yanıt veriyor: Ayrılık, yârin kendisinden başka biri olduğunu düşünenin korkusudur. Yâr ile varoluş, araya ve ilişkisine dair derin bir düşünce barındırır.
Başka bir soruda derviş, yârda yok olmanın değil, yâr ile var olmanın önemli olduğunu vurgular. Yâr, insana varoluşun mevcudiyetini hissettirir ve tamamlar. İnsanın varlık kaynağı ve sonu yâr ile şekillenir.
Aşkın varlığı ve yâr ile bütünlük düşüncesi çerçevesinde bir şaire atıfla derviş, aşkın kendisinde bütünlüğü arayan insanların eksikliğinden bahseder. Aşkın varlığıyla insanın kendini bulduğu gerçeği üzerinde durur.
Yâr ile var olmanın örneği olarak tarih kitaplarından Musab’ın hikayesi anlatılır. Anası Musab’ı yalnız bırakmamaya yalvarırken, Musab var olmanın bedelini ödemeyi göze almış, gitmesem ölürüm demiştir.
Yâr ile var olmak, içsel bir yolculuktur. Birlikteken bütünlüğü yaşayanlar, aşkın varlığında aradıkları bütünlüğü bulurlar. Sıratın ince ve keskin olduğu, aşkın arınma borcunu ödediği gerçeği vurgulanır.
Buhara’da sessizce oturan derviş, susarak iç hesaplaşmasını yapar ve sözlerin gücüne dikkat çeker. Sözlerin taş gibi olduğunu ve yanlış kullanılması durumunda geri döneceğini anlatarak, susarak hükümden kurtulmanın yollarını gösterir.
Yâr ile var olmanın sırrını anlatan dervişin hikayesi, derin düşünceler içerir. Aşkın sessizliğinde, varoluşun bütünlüğünü bulmanın önemi vurgulanır.